“Muhteşem Yüzyıl”ın Hürrem Sultan’ı Uzerli, baştan çıkarıcı, gizemli ve tehlikeli bir kadına dönüşmekte hiç zorlanmadı. Uzerli, babası Türk olsa da Almanya’da doğup büyümüş, Alman kültürüyle yoğrulmuş, kendini Alman addeden biri...
Habertürk'ün haberine göre, Uzerli'nin büyükbabası Almanya’ya işçi olarak giden ilk kuşaktan. Babası HüseyinUzerli’nin tarafı İstanbullu, annesi Ursula Uzerli, Alman. 1983’te doğduğu, Almanya’nın ortasında 200 bin nüfuslu küçük bir şehir olan Kassel’de, annesinin Amerikalı ilk eşinden olan iki üvey ağabeyi Danny,Christopher ve bir yaş büyük ablası Canan’la birlikte mutlu bir çocukluk geçirmiş.
Ağabeylerinden biri beş yıl boyunca Paris’te yaşadıktan sonra Hollanda’ya yerleşmiş, bugün orada bir patent şirketinde çalışıyor. Büyük ağabeyi Hamburg’da organizasyon işleriyle uğraşıyor. En iyi arkadaşım dediği ablası Canan, caz solisti.
Annesi ve babası, ikisinin de çalıştıkları üniversitede tanışmış. Ve tanıştıkları günden beri hep birbirlerinin gözlerinin içine bakmışlar. Liseye kadar sanat ağırlıklı bir devlet okuluna gittiğini anlatıyor: “Orada öyledir, bazı okullarda spora, bazı okullarda sanata ağırlık verilir. Bir de beş yaşından itibaren, bir arkadaşımın babasının tiyatrosunda sahneye çıktım. Ağaç rolü falan oynuyordum ya da küçük bir hayaleti!”
Lisenin bittiği sene, 17 yaşındayken, Almanya’da gençler için opsiyonel bir uygulamaya katılıp sosyal hizmet görevinde bulunur ve bir yıl boyunca, bir hastanede gönüllü olarak kanserli hastalarla çalışır. Üniversite için karar dönemi gelip çatınca, Almanya’nın dört bir yanından 20-30 okulun başvuru formunu önüne dizer: Münih, Hamburg, Berlin, Frankfurt, Köln...
Uzerli, seçimi nasıl yaptığını yerinden kalkarak gösteriyor. Gözlerini kapatıp işaret parmağını ileriye doğru uzatıyor, olduğu yerde dönüyor ve duruyor.
Şansına Acting Studio Hamburg çıkınca, okula özgeçmişini gönderir ve seçmeler için parçalar hazırlar. Kendi belirlediği üç farklı oyundan parça canlandırması, bir şiir okuması, bir de şarkı söylemesi gerekmektedir. Başvuru sayısı 300 kişi, kabul edilecek kişi sayısı 5'dir!
“12 yaş büyük ağabeyim Hamburg’da yaşıyordu, başta biraz korktu, yanına taşınacağım diye” diyor: “Sorumluluğumu almak istemiyor tabii. Ama seçmelerden çıktım, arayan soran yok. Sınava girdiğimde dişimde teller, yüzümde sivilceler, üzerimde Hawaii desenli gömlek, kıvır kıvır saçlar... Tam bir teenager gibi görünüyordum. Akşam çok geç bir saatte aradılar. Tartışmışlar beni. ‘Sen daha çok gençsin, önünde daha zaman var, seneye de gelebilirsin diye düşündük ama geri göndermek de istemiyoruz. Anlayacağın, şampanyanı patlatabilirsin’ dediler. Ne şampanyası? Portakal suyunu diktim kafama!”