- Bu aralar neler yapıyorsunuz?
Emekli hayatı yaşıyorum. 21 yıldır yaşadığım Antalya, İstanbul'a benzemeye başlayınca Marmaris Bozburun Köyü'ne geçtim. Bundan sonra orada yaşamak istiyorum. Çok güzel ve çok sakin bir köy.
- Bu sakinlik sizi sıkmıyor mu?
Yaşam sakin ama hayatım sakin geçmiyor ki.
- Neler yapıyorsunuz peki?
Yelkenciyim, tenis turnuvalarına gidiyorum. Spor yaparım, tavla arkadaşlarım var.
- Çok uzun yıllar olmuş siz İstanbul'u bırakıp gideli?
İstanbul'u 32 yaşında bıraktım. Antalya'ya gittiğimde 'Bu hayat, bu kadınlar bırakılıp da gidilir mi?' diyenler olmuştu. 'Dönersin' dediler ama dönmedim.
- Neden bu kararı vermiştiniz?
Bu soruyu Teoman'a sorun. Onun ruh halini çok iyi anlıyorum. Her ruh her beden bizim bu renkli hayatı, bu camiadaki yaşamı kaldıramayabilir. Şöhretli bir hayatta bir dönem sonra mutsuzluklar yaşamaya başlıyorsunuz. Çevrenin sahte boşluklarla dolu olduğunu görüyorsunuz.
ŞÖHRETİN RUHU BOZUKTUR
- Ben de size şöhretli bir hayat fazla mı geldi diye soracaktım...
Şöhret gömleği dışarıdan yaldızlı, ışıl ışıl gelebilir ama içindeki ruhu çok bozuktur. İşte bazen o gömleği çıkarıp daha doğal yaşamak istiyorsun. Bir sürü hayal kırıklığım oldu. Sahte ilişkiler yaşıyorsun. Kadınlar seni çok beğeniyor ama Tarık'ın gerçek yüreğine mi yoksa şöhretine mi geliyor ayırt edemiyorsun.
- Bu paranoyayı taşımak ne kötü...
Bunu fark edince hayat arkadaşını da bulamıyorsun. Herkes seni çok zengin zannediyor, bu yüzden erkekler düşman oluyor. Sinemada oynadığın farklı kişiliklere aşık oluyorlar. Halbuki öyle değilim ki. Mutlu olmanın zor olduğu bir sektör. Biraz analiz ettiğinizde de mutlu evlilikler görmezsiniz. Çoğu arkadaşımız içki içer, uyuşturucu kullanır. İçlerinden geldiğim için de onların ruhunu anlayabiliyorum ve kızamıyorum.
- Sektörü bırakınca boşluğa düştünüz mü?
Hayat bugün var, yarın yok. Hayatı ertelemeden yaşamak gerekiyor.
- Siz de çok paralar kazandınız mı?
Uzun süre arabam olmadı. Şimdi bakıyorum da bir senede cip alıyor mankenler, dizi oyuncuları. Setlere otobüsle giderdim. Kıyafetlerimizi de kendimiz götürürdük. Altmışa yakın dizi ve filmde oynadım, çoğunun parasını alamadım.
- İlk filminiz Müjde Ar'la oynadığınız Fahriye Abla, nasıl teklif gelmişti?
O zamanlar da cep telefonu yok. Amcam fabrikadan akşam geldi, 'Seni Müjde Ar aradı' dedi. Dalga geçiyor diye düşündüm ama verdiği numarayı da aradım. Yavuz Turgul, 'Fahriye Abla'yı çekecekmiş, değişik bir yüz ararken beni önermişler. 'Şansa bak, ne güzel, Müjde Ar'la film çekeceğiz' dedim. Atilla Özdemiroğlu, Müjde Ar ve Yavuz Turgul'la yemek yedik İstanbul'da. Beni kabul ettiler.
- Nasıldı setteki ilk gününüz, heyecanlı mıydınız?
Ne diyorsunuz, çok heyecanlanmıştım ama sporculuktan gelen bir özgüvenim de vardı. Rahat adamımdır. Ama öpüşme sahneleri çok zordu. Çekiniyorum, nasıl yapacağım, ter bastı. Müjde biraz beni ısıttı. Sonra askere gittim. Geldiğimde de Kupa Kızı'nı çektim.
- Müjde Ar'ı beğenir miydiniz?
Müjde Ar o zamanlar hepimizin hayaliydi. Çok beğenirdim. Hangi erkek beğenmez ki. Seksi kadın.
- Atilla Özdemiroğlu da kıskançmış herhalde yemekte de yalnız bırakmamış...
Yok hiç öyle bir şey yoktu. Sonra da Müjde Hanım'ı bıraktı, genç kıza kaçtı. Kupa Kızı'ndan sonra 'Yeter artık normal hayatıma döneyim' dedim. Sonra Müjde Hanım 'Gel Afife Jale'yi çekeceğiz' dedi. Sonra da devam etti.
BİZİM DÖNEMDE DE DİZİ AŞKLARI OLURDU
- O zamanlarda dizi aşkları olur muydu?
Genelde dünyanın her yerinde bu işlerde aşk yaşanır. Kim yaşamıyorum derse yalandır.
- Sizin var mıydı?
Vardı.
- Kimdi?
Çoğuyla birlikte oldum. Ama kim olduklarını söylemem.
- Siz de az değilmişsiniz...
Olmaması mümkün değil. Kaç gün berabersin. Sağlıklı bir erkek ve sağlıklı bir kadınsan yakınlaşma oluyor. Birbirinizi istemeniz son derece normal. Bazen de konumlarımız uymaz, yutkunur, geçersin.
- Müjde Ar sevgiliniz oldu mu?
Müjde Hanım'la hiç öyle bir şeyim olmadı.
- Ahu Tuğba sevgiliniz oldu o zaman...
(Ses çıkarmıyor)... (Gülmeye başlıyoruz)... Bir sene yaşadık... Beni konuşturmayın şimdi arşivlere bakacaktınız. Bir ara Tan Gazetesi'nde sevgililerimle ilgili haberler çıkmıştı ki eşekliğin babaannesini yapmışım. Tan Gazetesi de o ara çok satıyor. Tarık Tarcan aşkları diye bir haber yapılmıştı. Yapımcılar da 'Yap oğlum, reklamın iyisi kötüsü olmaz' demişti. Ben salak gibi her şeyi anlattım. Sonra da hepsi küsmüştü bana. Ne kadar utanmıştım.
- Onların içinde çok aşık olduğunuz var mıydı?
Yoktu. Bir manken sevgilim vardı, çok aşıktım ona. Evli, barklı, çocuk sahibi şimdi. Onun ayrılığı beni çok çarpmıştı. Derin bir üzüntü yaşamıştım.
- Peki, onlardan biriyle evlenmeyi düşünmediniz mi?
Sinemadan kimseyle evlenilmez. Aynı mesleği yapanlar evlenemez.
Çapkın ve hırslı kadınlardan korkarım
- Annenizle, babanızla aranız iyi midir?
Çok iyi anlaşırım. Sanatçı olmamı istememişlerdi. Babaannem hacıydı ve 'Kadınları öpüyorsun, öpme beni' deyip elini öptürmezdi. Şöhret olunca çarşıda, pazarda Tarık Tarcan'ın babaannesi diye eşyalarını taşıyorlarmış. Sonradan çok hoşuna gitti.
- Aileniz 'Hadi oğlum evlensene' demiyor mu?
Diyorlar da... Annem 'Benim bulduğum kızlara sen bakmazsın' diyor, doğru da söylüyor.
- İşte istediğiniz gibi hanım hanımcık olur...
Annemin bulduğu kızları ben beğenir miyim? Onun bakışıyla benimki farklı.
- Siz nasıl birini istersiniz?
Ben güzel yüz, güzel dudak ve güzel gülücük hastasıyım. Güzel dişli, güzel dudaklı olsun. Gözünün rengine, burnuna bakmam.
- Madem güzel gülsün diyorsunuz Saba Tümer'e ne dersiniz?
Çapkın kadınlar olmaz hayatta. Çapkın ve hırslı kadınlardan hep korktum. Benim hiç hırsım yoktur. Hırs olmazsa da bu sektörde kalamazsınız zaten. Ben de bu yüzden kalamadım.
Evlenmek için kızlar beni tuzağa düşürdü
- Eskiden olduğu gibi şimdi de çok kadın ilgileniyor mu sizinle?
O dönemde kızlar beni çok tuzağa çok düşürdü evlenmek için hamile kalarak. Bunlar da geçti başımdan. Evliliğe de inanıyorum, çok cici kız arkadaşlarım da oldu. Bugün hepsi evlendiler. Tabii aldattım, yakalandım. Gençsin, mağlup oluyorsun. Evlensen de seni rahat bırakmazlar ki. Bu sefer evlendiğin kadının da hayatını mahvedersin. Mutsuz olur.
Evliliğin kıyısından döndüm
- Evlenmek için aradığınız kadını bulamadınız mı?
Aradığın kadın da hayatına çok girmez ki... Benim de yanlışlarım oldu, kaybettim. Evlenmeyi düşündüğüm kadınlar oldu, evliliğin kıyısından döndüm.
- Evlenmekten mi korktunuz?
Zor erkeğiz. Çok kadın tanıyoruz ki bu da bir dezavantaj.
- Niye dezavantaj olsun ki...
Çok ilişki yaşayınca çok da tecrüben oluyor. Arkadaşım 'Bana yalan söylemeyin' diyorum. Benim işim mimik, ses tonundan yalan söylediğini yakalarım. 'Yapmayın' diyorum yalan söyleyince bütün sihir gidiyor.
- Çok aşık oldunuz mu?
Bir iki kere çok derin aşk yaşadım. Üzüntümden evden çıkamamıştım.
- Erkeklere de olan oluyormuş...
Kadın kolay atlatıyor da erkekler kolay atlatamıyor aşk acısını. Onur ve gurur erkeği berbat ediyor. Evden bir ay çıkmadığım, bin tane bira içtiğim oldu. Kahrediyorsun kendini. Senin yerine zengin bir adamı seçmesini kabul edemiyorsun.
SİBEL ATEŞ YENGİN/Akşam