RANA, arabada yol gösteren ve tarif eden cihazla son derece tuhaf bir ilişki içinde. Alet ne derse tartışmasız yapıyor. Yolun ilerisindeki bütün levhalar sola dönülmesini gösterse bile alet sağa dön derse Rana sağa dönüyor. Ona çok güveniyor. “Navigatör”den kısaltarak navi diye adlandırdığı bu alet hakkında daima sevgiyle konuşuyor. Bana karşı sevgisine ve güvenine 10 üzerinden puan verirsek benim sadece bir puan aldığımı “navi”nin ise kolayca ya 9 ya da 10 aldığını söyleyebiliriz. Araba kullanmadığı zamanlarda da “navi”yi özlüyor. Beni en son 1983 yılında özlemişti. Bazı geceler navi adını yüksek sesle sayıklıyordu, hatta bir keresinde “Daha hızlı navi” bile dedi. Ben iyi niyetli bir yorumla bunu “Arabayı daha hızlı götür navi” şeklinde yorumladım. Ama gayet tabii ki “Daha hızlı navi” lafının kötü niyetli yorumu da olabilir, o nedenle Rana‘dan sabah uyanınca rüyasını anlatmasını istemedim.
NAVİ ARAMIZA GİRDİ
Ama sonunda olan oldu. Baktı kısa süreli ayrılıklara bile dayanamıyor “navi”yi geceleri yatak odamıza da almaya başladı. Yatağımızın başucunda navi duruyor artık. Bir gece yaklaştım Rana‘ya. Ve sevişmeye başladık. Galiba bu navi etrafında bir hareket olduğunda kendisini arabada sanıp konuşmaya başlıyor. Sevişmemizin ortasında talimatlar vermeye başladı “Sağa dön, sola dön, düz git” gibi şeyler söylüyor. Sevişmeye konsantre olmaya çalışırken sizin dışınızdaki bir sesin durmadan konuşması kendi başına zaten çok rahatsız edici bir şey. Ama bir de Rana onun dediği her şeyi yapmaya giriştiğinden bunun sonuçları dehşet verici olabiliyor.
Sevişmemizin bir aşamasında bütün mantık kuralları sola doğru dönmemizi gerektirdiği anda navi aniden “sola dön” diyebiliyor. “Bunda ne var doğru, uyumlu talimat vermiş işte” diyeceksiniz biliyorum. Ama Rana araba kullanırken olduğu gibi navi ne derse onun tersini yapmaya alışık olduğundan sola doğru dönülecek yerde sağa dönüveriyor ve aramızda zaten zor kurulan uyum anında bozuluveriyor. Bazen navi geriye dön ve devam et de diyebiliyor. Bazı durumlarda bu talimat yatakta son derece ilginç ve heyecan verici sonuçlara yol açabilse de bunun her zaman olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Bazen navi “Daha hızlı, git daha hızlı” da diyor, bu cümlenin sevişirken edilmesi benim açımdan bir felaket oluyor. Çünkü ben erken boşalmamak için sevişirken “kuantum teorisi” türü şeyler düşünmek zorunda olan bir adamım. Tam o anda daha hızlı olunması söylenince Rana tabii ona da uyuyor ve yeni bir erken boşalma felaketi yaşamama neden olabiliyor.
ORGAZM AŞAMASI
Navi yatak odamıza geldiğinden beri Rana‘nın orgazm olabilmesi artık bana bağlı değil. (Bu aşamada “bu bana zaten hiçbir zaman bağlı olmamıştı” türünden espiriler yapabilirdim ama buna şimdi girmeyeceğim bunu başka bir yazımda anlatırım.) Rana artık “navi”den “Biraz sonra hedefinize ulaşacaksınız” lafını duymadan orgazm olamıyor. Bu benim hayatımı bayağı kolaylaştırdı, çünkü canım sevişmek istemediği zaman sadece “navi”nin sesini açıp onun “Biraz sonra hedefinize ulaşacaksınız” demesini sağlıyorum ve işler kendiliğinden halloluyor. İlişkimizin bu aşamasında “Rana istersen ben navi ile aranızdan çekilebilirim” dedim, şimdi ondan gelecek cevabı bekliyorum.
İlişki yazıları
BİR süre önce pazar günleri ilişkiler konusunda yazılar yazmaya başlamıştım. Bundan vazgeçmedim. Sadece bu arada yeni kitaplar, orijinal yaklaşımlar buluyorum, onları okuyorum. Çünkü standart kitapların hemen hepsine baktım. Bunların hemen hepsinde benzer şeyler söyleniyor. Evliliklerde, seksin önemi bir süre sonra azalırmış, tartışmalar ve kavgaların çıkma nedenleri neymiş falan filan hepsi konuyu aynı ele alıyorlar ve aynı şeyleri öneriyorlar. Evliliklerde ilişkilerde işleri düzeltmek için önerdikleri çözümler de pratikte fazla geçerliliği olamayacak şeyler. Bunlar sadece teorik düzeyde kulağa hoş geliyor o kadar. Örneğin eşinizi anlamaya çalışın, aranızdaki diyalog kapılarını açık tutun gibi kulağa son derece hoş gelen ama pratikte nasıl yapılacağı pek belli olmayan şeyler var önerilerin başında. Bu nedenle ben artık bunları okurken hiç tatmin olmuyorum ve yeni bilgiler, orijinal yaklaşımlar arıyorum. Bir de şu var: İlişkiler konusunda İngilizce yazılmış pek çok kitap var ama bunların çoğu İngilizce konuşan toplumlardaki insanların hayatından yola çıkılarak yazılmış.
Tabii bazı sorunların insana dair, global ve ülke üstü olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin aldatma, evlilikte seks gibi konular gerçekten global içerikte, her ülkede aynı olan sorunlar. Ama yine de ben okumakta olduğum kitaplardan hiç tatmin olmamaya başladım. Size yeni ilginç bir şey söyleyebilecek hale gelinceye kadar hepimizin yaşayabildiği sorunları tekrardan anlatmak için yazı yazmam. Bu benim yazarlığıma da okuyucumun zekâsına da hakaret gibi geliyor bana. Bu nedenle ilişkiler ve evlilikler konusundaki pazar yazılarını bitirmedim, sadece yoğun bir çalışma içindeyim. Sonuçtan tatmin olduğumda tekrardan gireceğim konuya. Bu çok uzun sürmeyecek de... Yavaştan yeni bir şeyler bulmaya başlıyorum gibi... Yani gelecek hafta konuya tekrar girebilirim.
Keyif için artık okuyamıyorum
BİR süredir sadece keyif almak, mutlu olmak için kitap okuyamaz oldum. Yoğun biçimde yazı yazdığımdan her kitabı, her makaleyi bir süredir sadece bu yazıma nasıl katkıda bulunur merakıyla okuyorum. Eğer bir kitap bana yazılarımda kullanabileceğim fikirler ve güzel yeni cümleler kurma ilhamı vermiyorsa o kitap ne kadar güzel olursa olsun onu okumayı mutlaka bırakıyorum. Bunu bir tür keyif okumaları disleksiası olarak nitelendirebiliriz sanıyorum. Bu hastalıktan mustarip olanlar okuduklarını anlayıp algılamıyorlar, ben de keyifli kitapları artık maalesef okuyamıyorum. Kendimi biraz zorlayıp okusam bile bunları algılayamıyorum.
Haberin Videosu