Alternatif Bilişim Derneği tarafından yapılan açıklama şöyle:
İnternet'e basın kartı değil özgürlük gerek
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 5 Kasım'da yaptığı açıklama ile İnternet medyasını Basın Kanunu'na tabi kılacak bir düzenlemeyi Ocak ayına kadar yasalaştıracaklarını duyurdu. Sarı basın kartı, reklam ve ilan gelirlerinin artması yaygın medyada müjde olarak lanse edilirken, biz kaygılıyız!
Kaygılıyız, çünkü bu girişimin altında da yıllardır ısrarla sürdürülen sansür ve denetim politikaları yatıyor. 2001 yılında İnterneti RTÜK’e bağlayıp, basın kanununa tabi kılma girişimi tepkiler üzerine geri çekilmişti. O tarihten bu yana İnternet baskıcı bir biçimde düzenlenmek isteniyor. Ülkeyi internet sansürcüsü ülkeler liginde ön sıralara çıkartan, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlar tarafından ifade, iletişim ve haberleşme özgürlüğünü ağır biçimde ihlal ettiği için mahkum edilen, yoğun bir kamuoyu tepkisine neden olan ve anayasayla korunan temel hak ve özgürlükleri çiğneyen 5651 sayılı yasanın ardından, şimdi de “İnternet Medyası” adı altında muğlak bir tanımlamayla internet yayınları, internete uygun olmayan bir düzenlemeyle zapturapt altına alınmak isteniyor. Bu baskıcı, olumsuz düzenleme ve sansür / denetim saplantısı, tüm vatandaşların ifade, iletişim, bilgiye erişim özgürlüklerini sakatlayacak gelişmelere yol açacaktır.
Hükümetin beklentilerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İnternet Medyası temsilcileriyle yaptığı toplantıda bulmak mümkün. Erdoğan, 6 Haziran 2010’daki toplantıda İnternet haber sitesi sahiplerinden de tıpkı geleneksel medya gibi otosansür istemiş, “otokontrol ile internetin bir canavar olmasını engellemek ve yararlı hale getirmek zorundayız” demişti. Başbakanın “İnternet'in canavar olmasını istemiyoruz” sözlerinin ardından bugün İnternet medyasını 'ehlileştirecek' bir düzenlemeyi tartışıyoruz: Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarı Taslağı.
Taslak henüz kamuoyuna açılmış değil. Basına yansıdığı kadarıyla taslak, İnternet haber sitelerini de Basın Kanunu kapsamına alıyor. Yine basından öğrendiğimiz kadarıyla, sadece kendisine “internet medyacısı” diyen bazı derneklerle tartışılmakta. Oysa bu düzenleme, tanımdaki muğlaklık gereği çok geniş bir iletişim alanına yönelik olduğu için, aslında mevcut ve gelecekteki tüm internet kullanıcılarını ilgilendiriyor. Hükümetten acilen ilgili düzenleme çalışmalarının şeffaf bir biçimde tüm kamuoyu ile paylaşılmasını talep ediyoruz!
Taslakta İnternet haber sitesi, “5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununda tanımlanan internet ortamında, haber ya da yorum niteliğinde yazılı, işitsel ve görsel içeriklerin sunumunu yapan süreli yayın” olarak tanımlanmakta. Tanımın müphemliği ve genişliği, kapsama alanının elektronik gazete ile sınırlandırılamayacak kadar geniş bir internet yayın alanına, hatta sosyal medyaya da rahatlıkla uygulanabileceğini gösteriyor. Üstelik uygulamanın çerçevesi, 5651 gibi bugüne kadar binlerce sitenin kapanmasına neden olan bir yasayla çiziliyor.
Taslakta her haber portalının en az bir sorumlu müdürü görevlendirilmesi zorunluluğu dikkat çekmekte. Sorumlu müdür, basılı yayınlarda olduğu gibi yayınlanan içerik nedeniyle TCK 5237'deki genel hükümlere göre cezalandırılmaktadır. Muhalif yayınların sık sık maruz kaldığı yayın durdurma ya da gazete kapatmaların yerini ise basın kartı iptali ve devletten gelen ilanların kaybedilmesi alacak. Öte yandan, böyle bir cezai yaptırıma uğrayan siteye yayın durdurma / erişim engeli muhtemelen 5651 ile uygulanacaktır.
İnternet'in ruhuna aykırı bir şekilde yazanı, yayanı, yayımlayanı, müdürünü ve hatta siteyi barındıranları bile bilmek isteyen ve daha bugünden onları nasıl cezalandıracağını tasarlayan bir düzenleme ile karşı karşıyayız.
Yeni Medya mecraları ve haber portalları geleneksel medyanın mahkum edildiği sahiplik-iktidar ilişkilerine çekilmek istenmektedir. Onlarca gazetecinin cezaevlerinde olduğu, basın-yayın organlarında muhalif isimlerin işinden edildiği, neredeyse bütün medyanın tek sese indirgendiği günlerde İnternet Medyası da kontrol altına alınmak isteniyor.
İnternet bütün Dünya'da son dönemde yaşanan ayaklanmaların temel iletişim ve örgütlenme aracı haline geldi. Yeni medyanın olanakları ile iktidarların gizli kapaklı faaliyetleri ifşa edildi. Ülkemizde muhalif bir çok haber portalı, ana akım medyanın görmediği yada görmekten imtina ettiği, işçi hareketleri, barış ve anti-militarist hareketler, HES, kadın hakları, azınlık hakları gibi alanlarda tüm imkansızlıklara rağmen yayınlarını sürdürüyor.
İnternet medyasına müjde denilen taslak, geleneksel medyaya uygulanan ağır sansür ve yayın yapamaz hale getirecek ağır cezaları İnternet yayınlarına da uygulamaktan öte anlam taşımıyor. Dahası, hükümetin uygun bulduğu birkaç dernek dışında bu düzenlemeyi kamuoyundan gizli bir şekilde gerçekleştirmeye çalışması, söz konusu düzenlemenin, daha önce de benzerlerini gördüğümüz üzere, yine hak ve özgürlükler rejimine kast edecek bir girişim olduğu konusundaki kaygılarımızı pekiştiriyor.
İnternet erişimi anayasal bir hak olarak tanınmalı, 5651 gibi baskıcı ve anayasaya aykırı düzenlemeler iptal edilmeli, internete basın kanunu uygulamak gibi çağdışı bir zihniyetten derhal vazgeçilmelidir!
Bilgiye erişmek özgürlüktür!
Alternatif Bilişim Derneği