Gün Haber
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
757 yıllık bir Yörük geleneği
Sude Karataş Geyikci
YAZARLAR
5 Eylül 2024 Perşembe

757 yıllık bir Yörük geleneği

Burdur'un Tefenni ilçesine bağlı Hasanpaşa köyünde düzenlenen geleneksel "Yünüm Böğet" şenlikleri her yıl renkli görüntülere sahne oluyor. 757 yıldır sürdürülen "Yünüm Böğet" törenlerinin geçmişi neredeyse Orta Asya'ya kadar uzanıyor. Bu etkinlik, köyün geleneklerini ve kültürel mirasını yaşatma amacı taşıyor. Ayrıca yeni nesile koyunculuğu, küçükbaş yetiştiriciliğini özendirmek ve imrendirmek bir diğer amaç. Çoban Bayramı olarak bilinen bu gelenekte çobanlar, koyunları sahiplerine teslim etmeden önce yıkayıp temizliyor ve süslüyor. Her yıl Ağustos ayı sonlarında ya da Eylül ayı başlarında yapılan tören, bölge halkının toprağına ve koyununa sahip çıkmasının başarılı bir örneği. 

Benim de çocukluğumdan beri birkaç defa katılma fırsatı bulduğum Hasanpaşa Yünüm Böğet şenlikleri oldukça ilgi çekiyor. 

Türkiye’ye dair yaptığı gözlemleri yaşadığı bir tecrübe üzerinden örneklendirmeye çalışan Mutlu Ergün, kendisiyle yapmış olduğum görüşme üzerine ilk kez katılma fırsatı bulduğu 757 yıldır süregelen bu geleneği aşağıdaki ifadelerle dile getirdi. 

'Bilim ile desteklenen geleneğin oluşturduğu, moderniteden katma değer yaratmak'

"Geçtiğimiz hafta sonu, 31 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde,757 yıllık bir yörük geleneğinin izinde Burdur’un Hasanpaşa köyündeydim. Buna vesile olan değerli dünürüm Hüseyin ÖZKOL ve ailesine sonsuz bir minnet duyuyorum. Çünkü bir geleneğin nesiller boyu canlı tutulabiliyor olması ve buna şahitlik etmek, beni aşırı derecede memnun etti. Bahsettiğim 757 yıllık Yörük geleneğinin adı ''YÜNÜM/BÖĞET'' dir. Geleneğin esası, koyun sürülerindeki sürü üyelerinin, onları yöneten ve güden çoban ile ilişkisine, çoban ile kurdukları bağın ne kadar güçlü olup olmadığının ölçülmesi üzerine kurulu bir görsel şölenin, hem sürülerin sahibi köy halkına hemde köye benim gibi misafir olarak gelenlere sunulmasıdır.

Geleneğe göre ilk gün bölgedeki geleneksel boyama tekniğine göre (Bu boyama tekniği de ayrıca bir inceleme konusu olarak ele alınması gereken bir gelenektir) Boyanan koyunlar ''Tostos'' denilen bir geçit töreni ile izleyicilere ve meraklılarına tanıtılıyor. Açıkçası bir sonraki gün yer alacak olan Yünüm/Büğet etkinliğine bir önsöz niteliği taşıyan giriş amaçlı geçit törenidir. ''Tostos'' koyunların nasıl koşturulacağını ve koyunların çobanlarının peşinden nasıl koşmaları gerektiğini gösteren bir ilk gün etkinliğidir. Ve finalde ikinci gün Yünüm/Böğet etkinliğinde hem Hasanpaşa hem de civar köylerin çobanları sürüleri üzerindeki etkilerini ve hakimiyetlerini gösterebilmek amacıyla Böğet alanında toplanıp, Böğette sürülerini peşleri sıra yıkanmaya ikna ediyorlar. Burada belirleyici olan ''Elcik'' adı verilen ve koyunların takip ettiği sürü lideri ile çoban arasındaki güven ilişkisidir.Eğer bu ilişki güçlü ise,güvene dayanıyorsa, Elcik Büğette tereddüt etmeden Çobanının ardından suya giriyor ve tabii ki ardından sürünün geri kalanları da liderlerinin yaptığını yapıyor. Hatta Elciğin suya girişi esnasında yapacağı sıçrama hareketi Elcik ile çoban arasındaki ilişkinin ne kadar güçlü ve ilişkinin ne kadar canlı, enerjik olduğunun göstergesidir. Tüm bunları izlerken aklıma gelen şu konu oldu. Çoban ile Elcik ve sürü arasındaki bu güven ilişkisinin, bilimsel bir bakış açısı ile koyunların sağlıklarında, süt ve et verimliliklerinde etkisi var mıdır? Şahsen olmamasının mümkün olmadığını düşünüyor ve inanıyorum. Konunun ve bu geleneğin önemli olabileceğine inandığım, ülke hayvancılığına katkısının, ülkemizin saygın Ziraat Fakültelerinde detaylı bir incelemeyi hak eden bir konu olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemi sağlayan olgu ise Böğette çobanının ardından tereddütsüz giden ve bunu büyük bir enerji ile sıçrayarak yapan koyunların, bu şekilde davranmayan koyunlara göre daha iri ve canlı olmalarıdır.

Yukarıdaki şekilde ortaya koyduğum bir 757 yıllık gelenek, bilimin aydınlığı ve yardımı ile modern bir olgu haline gelip bulunduğu coğrafyalarda ilgili canlıdan elde edilecek, süt, et, yün ile yaratılacak üst düzey kalite ile ülke ekonomisinde kendileri kullanılarak, elde edilecek kaliteli ürünlerle oluşacak katma değer, açığa çıkacağı bölgelerde hem ekonomik canlanmaya neden olacak hem de hayvancılık sektörü ekonomik cazibesini kaybetmeyecektir. Burada söylemek istediğim bir geleneğin bilim ve akıldan beslenerek ve desteklenerek oluşan modernite, hem kalıcı hem de sürdürülebilirdir. Oluşan modern hayvancılık tekniği bitmiş ürünleri çeşitlendirilerek ortaya çıkacak ekonomik katma değer, onun oluşmasını sağlayan tüm paydaşlarına farklı ekonomik imkanlar sunma potansiyeline sahiptir.” 

Yüzyıllardır sürdürülen bu geleneği farklı bir bakış açısıyla ele alan ve sizlere aktarmamı sağlayan Mutlu Ergün’e, bu konuyu ele aldığı için ve uzun yıllardır katılmadığım Yünüm Böğet’i bana hatırlatarak anılarımı canlandırdığı için teşekkürlerimi sunuyorum. Uzun zamandır katılamadığım için ilk fırsatta tekrar katılmayı ve bu kültürel geleneğin ruhunu yerinde yaşamayı planlıyorum. Dilerim ki bu gelenek amacına ulaşarak, belkide uluslararası boyuta taşınarak, yüzyıllar boyu sürüp gelecek nesillere aktarılmaya devam eder. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
TÜRKİYE ANTALYA BURDUR ISPARTA SİYASET TURİZM YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ RESMİ REKLAMLAR KAMPÜS SPOR GÜN'ÜN ÜRÜNÜ SAĞLIK EKONOMİ DÜNYA
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Gün Haber