Para Masa Tenisi Slovenya Açık Turnuvası’na hazır olduklarını ve derslerini iyi çalıştıklarını ifade eden Paralimpik milli masa tenisçi Abdullah Öztürk, "İlk kota müsabakamız olacak. Bu yıl hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Paralimpik Oyunları için kota sıkıntısı yaşayacağımızı düşünmüyorum. Bizim hedeflerimiz hiç değişmiyor. Tokyo’da 4 madalya çıkardık, 2024 Paris'te bunu 6-7-8 yapmak istiyoruz. Alttan gelen yeni sporcularımız var. Bu yıl Dünya şampiyonasında 3 genç kardeşimiz madalya aldı. Onlardan çok ümitliyiz. Üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirip madalyalar almak istiyoruz" dedi.
"EN BÜYÜK SORUMLULUK ANNE BABALARDA"
Evlerinde oturup hayatının sonunun gelmesini bekleyen engelliler olduğunu söyleyen Öztürk, engelli bireylere birlikte spor yapma çağrısında bulundu. Hayata yeni başarı hikayeleri sunabileceklerini belirten Öztürk, "O engelli kardeşlerimize ulaşmamız lazım. Ulaştıklarımız oluyor, ulaşamadıklarımız oluyor. Başarı hikayeleri ne kadar çok haber yapılırsa, engelli kardeşlerimizin kendine olan inancı bir kat daha fazla artacak. 'Ben de yapabilirim, Abdullah yaptıysa, Nesim yaptıysa ben de başarabilirim' demelerini bekliyoruz. En büyük sorumluluk burada anne babalara düşüyor. Çocukların özgüveni olmayabilir, utanabilirler. Onları teşvik edecek, spora yönlendirecek olanlar sizlersiniz. Ufak bir destek, ufak bir motivasyon konuşması... Onları bir kere spor salonuna getirin zaten gerisi çorap söküğü gibi gelecek" dedi.
"3'ÜNCÜ OLİMPİYAT ŞAMPİYONLUĞU İÇİN ÇALIŞMALARA DEVAM EDİYORUZ"
Spor hayatındaki en kötü ve en iyi anlarını paylaşan Öztürk, "Ben tekerlekli sandalye basketbolundan masa tenisine geçmiştim. Milli takımdaydım, geçiş zor bir karardı. İkisinden birini seçmem lazımdı, maçlar çakışıyordu. Benim hedefimde her zaman bireysel sporlarda dünyanın en iyisi olmak vardı. İlhami hoca da bana ‘masa tenisini seçersen seni dünyanın en iyisi yapacağım ben’ dedi. O geçiş kararını verirken çok zorlanmıştım. Bir diğer zor anım ise, yine bir Slovenya turnuvasındaydım. 4 yıllık bir sporcuydum ve ferdilerde madalya almam lazımdı. Bir türlü o madalya gelmiyordu. Güney Koreli bir rakibim vardı, 2011'de beni çok kötü yendi. 3 set boyunca 6 sayı alabildim. O yıl hayatımın dönüm noktasıydı. İlhami hocaya gidip ‘ben bırakıyorum’ dedim. 1 yıl önce bırakmayı düşündüğüm masa tenisinde 1 yıl sonra Avrupa şampiyonu oldum. 3 yıl sonra 2016 Rio ve 4 yıl sonra Tokyo'yu aldım. Hedefler büyüdü ve 3'üncü olimpiyat şampiyonluğu için çalışmalara devam ediyoruz" dedi.
NESİM TURAN: BAŞARILARLA ÜLKEDE PARALİMPİK KAVRAMININ ÖNEMİ ARTTI
Paralimpik branşlarda en çok madalya alan branş olmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyleyen Paralimpik milli masa tenisçi Nesim Turan, "Şimdi hedeflerimizin üzerine çıkmamız lazım. 2024 bizim için çok daha büyük önem arz ediyor. Alttan gelenlere rol model olabildiysek bizim için en büyük kazanç, en büyük madalya aslında biraz da bu. 8 milyon engelli nüfusa sahip bir ülkeyiz ve 3 milyon bedensel engelli insanımız var. Biz onların hayatına dokunmakla da mükellefiz. Aldığımız madalyalar ve başarılarla ülkede paralimpik kavramının önemi arttı. Biz bu toplumda bireyiz ve her şeyden önce bunu kendimize ispatlamamız lazım. Bunun da spor ve sanatla olabileceğine inanıyorum. Ailelere de burada çok büyük iş düşüyor. Bizleri gördükçe onların da ‘benim çocuğum acaba yapabilir mi?' kısmının onlara geçtiğini görüyoruz" dedi.
"ÇİNLİLER VE KORELİLERİN YENİLEBİLDİĞİNİ İSPATLADIM"
En mutlu ve en mutsuz olduğu anılarını aktaran Turan, "Masa tenisinde Çin ve Güney Kore hegemonyasının olduğu bir süreç vardı. Türkiye’ye dünya şampiyonluğunu ilk getiren sporcu ben olmuştum 2014’te Pekin’de. Bu sporun ata sporu diyebileceğimiz ülkenin başkentinde tabiri caizse set vermeden dünya şampiyonu olmuştum. Büyük sürprizdi. Bunu kelimelerle anlatırken hala tüylerim diken diken oluyor. Avrupa da şunu gördü, 'Çinliler ve Koreliler de yenilebiliyormuş'. Bunu fazlasıyla ispatlamıştım. 2012 Londra Paralimpik Oyunları’na katılım hakkı elde ettiğim halde başka bir oyuncuyu farklı bir kuraldan ötürü benim yerime aldılar. Çok üzülmüştüm. Ya bırakacaktım ya da dünyanın en iyisi olmak için mücadele edecektim. Ben ikinciyi tercih ettim ve mutlu oldum" dedi.
Ercan ATA-Alper ŞAŞMAZ/ANKARA, (DHA)