Bursa'dan aralarında milletvekillerinin de bulunduğu 30 kişilik heyet, Ankara'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Görüşme sırasında Bursa'dan gelen heyette bulunan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün sözleri ve ardından partisinden milletvekillerinin ona gösterdiği tepkiyle ilgili soruları üzerine, bu konuya ilk kez değindi. Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Dersim olayı bizim tarihimizde önemli olaylardan birisi. Bu tarihçilerin ortak kanaati. Siyasetçinin geçmişte tarihte yaşanmış olayları günlük politika içinde işlemesini çok doğru bulmuyorum. Onu tarihçiler incelerler. Örneğin sayın Başbakan dedi ki 'Dersim arşivlerini açıklayacağım.' Ben de çıktım dedim ki 'Başbakansın açıkla biz de gerçekleri öğrenelim.' Açıklamayan o. O nedenle geçmişteki olayların günümüze taşınarak o günün koşullarından soyutlayarak bugünkü koşullara indirgenerek sorgulanmasını çok doğru bulmuyorum. Ama tarihçiler giderler araştırırlar gerçekleri öğreniriz işin özü bu."
'GRUBUN KAPALI TOPLANTISINDA BÖYLE BİR İFADEYİ KULLANMADIĞINI SÖYLEMİŞ'
MYK toplantısında Aygün'ün savunmasının alınacağının hatırlatılarak, nasıl bir süreç izleneceğiyle ilgili soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Gazetelerde, Dersim olaylarından dolayı Atatürk'ü suçlayan bir ifadesinin yer aldığı söylendi. Gazetelerde bu tür bir yazı yer alınca kendisinden savunma almaya karar verdik. Ama kendisi grubun kapalı toplantısında böyle bir ifadeyi kullanmadığını ifade etmiş. Ben o toplantıda yoktum" diye konuştu.
Aygün'ün konuşması sonrası bazı milletvekilleri bildiri yayınlamasıyla ilgili olarak da Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Kapalı grupta konuşulan bir konunun daha sonra medyanın önüne taşınarak bir bildiri halinde sunulmasını kabul etmiyorum. Hele hele grup başkan vekilliğinden izin alınmadan böyle bir toplantının yapılmasını uygun görmüyorum. Bu partide bir disiplin olacaktır. Herkes o disipline uyacaktır. Demokrasi herkesin düşündüğünü özgürce söylediği bir rejimdir ama disiplin içinde söylediği bir rejimdir. Disiplinsiz bir şekilde olmaz. Ben 'Bu partiye demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğim' derken 'Kaosu getireceğim' anlamını taşımamalıdır benim bu söylediğim. Herkes düşüncesini kapalı oturumda söylemiştir. Tartışılmıştır. Mesele bitmiştir. Onu medyanın önüne taşıyıp oradan 'Acaba biz neler elde edebiliriz' gibi bir anlayışla yola çıkanları samimi Cumhuriyet Halk Partili bulmuyorum. Onlar için de gereği grup başkan vekillerimiz tarafından yapılacak."
Kılıçdaroğlu, "Bu süreç CHP içinde bir ayrışmayı mı gösteriyor?" sorusuna da "Hayır. CHP sosyal demokrat bir partidir. Biz bir kitle partisiyiz. Bizim bir ana eksenimiz vardır. Bu ana eksenimiz bizim tüzüğümüzün birinci maddesinde yer alır. Dolayısıyla o ana eksen çevresinde insanlar düşüncelerini, farklı görüşlerini dile getirilebilirler. Bu bir ayrışma sürecini doğurmaz" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, vicdani red ile ilgili bir soru üzerine de konunun uzun süreden beri entelektüel çevrelerde ve basında tartışılan bir olay olduğunu belirterek, "Avrupa Birliği'nin ortaya koyduğu bir kıstas var. Uluslararası hukuk normları var. Demokratikleşmek istiyorsak, hak ve özgürlükleri savunuyorsak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına ve bu konuda yapmış oldukları düzenlemelere, 'Biz de AB'ye üye olacağız' diyorsak benzer çerçevede hukuk düzenlemeleri yapmalıyız" diye konuştu.
'SÖZÜNÜN ERİYSEN KONUYU REFERANDUMA GÖTÜRELİM'
Bedelli askerlikle ilgili tartışmaları da değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bedelli askerlikle ilgili biz seçim döneminde öneri sunduk. Başbakan 'Bu ülkeyi kim koruyacak? Bu konu hassas bir konu. Referanduma götürmeden çözülemez' dedi. Şimdi ben söylüyorum; Sayın Başbakan sözünün eri isen bu konuyu referanduma götürmeliyiz."
Başbakan Erdoğan ile ilgili yeniden önerge vereceklerini de kaydeden Kılıçdaroğlu, "Başbakan'dan CHP'li belediyeleri açıklamasını istiyoruz. Açıklamazsa Başbakan yalancıdır. Yalancı biri başbakanlık yapamaz. Yapıyorsa bu ülkenin vay haline" dedi.
'BİZİ DEVE KADAR ELEŞTİREBİLİYORSANIZ PİRE KADAR DA İKTİDARA DOKUNUN'
Van'da CHP'nin hiçbir şey yapmadığı eleştirilerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, Van'da bir sürü bakan oturuyor, diyor ki 'Van ve Erçiş'teki deprem sonrası buralar güvenli hale dönüşmüştür. Rahatlıkla evlerinize gidip oturabilirsiniz.' Vatandaş da gidip oturuyor. Vali çadırlardan zorla adam gönderdi. Onu da biliyorum. Çünkü karşıma bir bayan oturdu. 'Bizi zorla çadırlardan eve göndermek istiyorlar biz gitmek istemiyoruz. Can güvenliğimiz söz konusu' dedi. Vali Yardımcısı yanımda oturuyordu. Dinliyordu. Yine deprem oldu. Bakan istifa etti mi? Hayır. İstifaya CHP'den başka çağıran oldu mu? Hayır. O zaman bir şey yapmak lazım. Bizim yanlışımız olabilir. Samimi olarak söylüyorum. Medya bizi eleştiriyor. Ona da saygı duyuyorum. Allah rızası için bizi deve kadar eleştirebiliyorsanız pire kadar da iktidara dokunun. Söyleyin bunu yapan bir bakan hangi demokraside durabilir. 40 kişi öldü. Onların sorumluluğu kimin sırtında siyasetçinin sırtında. Deprem oluyor, ben 'Dur bakalım bizi depremden sorumlu tutacak biri çıkacak mı?' diye bekliyorum" diye konuştu.
Sebile ÇETİN/ANKARA, (DHA)