Yıl 1980. Siyasi ortam gergin. Süleyman Demirel Başbakan ve ülke sorunları konusunda liderler biraraya gel(e)miyor, konuşmuyor, çözüm aramıyor. 6 Eylül günü Petrol İş Sendikasının kongresinde Bülent Ecevit kürsüde konuşuyor:
"Demokrasilerde sadece ordu ve yargı mensupları tribünde oturur, geri kalan tüm toplum kesimleri sahada olur. Ancak, bir süre sonra tribündekiler oyundan sıkılır ve kendi takımlarına dahi tepki göstermeye başlayabilirler. Eğer sahada olması gerekenler, örneğin işçiler tribünde oturur ve sahaya inmezseniz, korkarım biri çıkar, düdüğü çalar, 'Oyun bitti, herkes evine' der."
Bir hafta sonra düdük çaldı. Askerler, 12 Eylül darbesini yaptı. Liderler, eşleriyle birlikte gözaltına alındı. Parlamento feshedildi, demokrasi durdu, yeni anayasa süreci başladı.
SİYASETİN İHTİYACI
Yerel seçimden birinci parti olarak çıkan CHP'nin lideri Özgür Özel, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu kopardı. Yıllar sonra liderler zirvesi gerçek oldu. Demokrasi tarihimiz açısından çok değerli, bir o kadar anlamlı ve özel buluşmanın sonuçlarına odaklandık.
Partisinin başarısı için gerilimden beslenen Erdoğan, uzun süre sonra şu sıcak mesajı verdi:
"İktidar ve ana muhalefet arasında olumlu bir gelişme oldu. Siyaset yumuşama dönemine girdi. Türkiye'nin buna ihtiyacı var."
Cumhurbaşkanı, Türkiye'de gergin siyasetin yerini diyaloğa bırakması gerektiğini, ülkenin bu duruma ihtiyacı olduğunu ilk kez söylüyor. Belki de AKP'nin yerel seçim sonuçlarındaki başarısızlığı, Erdoğan'ı bu değerlendirmeyi yapmaya zorluyor.
ÖZEL'İN ENDİŞESİ
CHP'nin yeni lideri Özgür Özel'in görüşme sonrası yaptığı şu değerlendirme ilginçtir:
"Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemlerin sonu, demokrasi için hep felaket olmuştur. Erdoğan'la görüşmemizin nasıl sonuç verdiğini hep birlikte takip edip göreceğiz."
Özel'in "demokrasi için felaket olur" sözlerinde anlatmak istediği "endişe" çok dikkat çekicidir.
Siyasetçilerin el sıkışması, halkın sorunlarını konuşması ve çözüm üretmesi gerektiği konusunda herkes aynı görüştedir.
Özel'in görüşme sonrası yaptığı açıklama çok daha önemlidir:
"1977 ile 1980 arası iktidar ile muhalefetin el sıkışmadığı, konuşmadığı bir dönemdi. Bu toplantı, Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı oldu."
Özel'in çok yoğun bir "Türkiye gerçekleri" dosyasıyla girdiği toplantıdan, zafer kazanmış komutan gibi çıkması, önümüzdeki dönemde olumlu sonuçlar alınırsa, anlam kazanacaktır.
ÖZLENEN DİYALOG
Ekonominin kötü oluşundan, maaşların yetersizliğine, atanamayan öğretmenlerden, mülakatların kaldırılmasına, enflasyonun zirve yapmasından, emeklilerin yoksulluğuna kadar her alandaki düzenleme ve iyileştirme, iki lidere pozitif katkı sağlayacak ve partilerine artı puan getirecektir.
Tarihi zirvenin galibi yoktur. İki taraf da kendince başarılıdır. AKP ve CHP güçlü, öncü, lider parti konumlarını korudu. Halkın özlediği diyalog gerçekleşti. Yoksulun sorunları en üst düzeyde masaya geldi. Siyasetçilerin işbirliği, ekonomide rahatlama, dış ilişkilerde güçlü ülke imajına katkı sağladı.
2 Mayıs'tan bu yana Erdoğan-Özel görüşmesi, gündemden inmiyor. Demokrasiye olan umudumuz tazelendi. Türkiye derin bir nefes aldı.
"Düdük çalabilir" endişesiyle yapılan zirve sonunda herkes için "win&win" bir çeşit kazan ve kazan oldu.