Kesici, "Kovada Gölü kirlilik ve ihmal yüzünden 'zehir saçan' bir göle, bataklığa dönüştü. Böyle giderse Kovada, son nefesini vermeye yakın bir göldür. Yıllar öncesi suyundan çay demlediğimiz, içtiğimiz gölün suyu artık içilemez su haline gelmiştir" dedi.
Göller Yöresi'nin en önemli doğal göllerinden Eğirdir'deki Kovada Gölü'nün, 5 milyon yıl önce tektonik hareketlerle oluştuğunu belirten Dr. Erol Kesici, Kovada'nın Eğirdir Gölü'yle arasında 24 kilometrelik kanal bağlantısı bulunduğunu anlattı. Kesici, milli park ve doğal sit alanı olan Kovada'nın deniz seviyesinden 904 metre yüksekte, 9 kilometre uzunluğa, 2 kilometre genişliğe, yaklaşık 40 kilometrekare yüzölçüme ve 22 kilometre kıyı uzunluğuna sahip olduğunu belirtti. Kovada Gölü'nün 1960'lı yıllarda ortalama su seviyesi 6- 7 metre iken günümüzde 2- 3 metreye düştüğünü açıklayan Kesici, "Kovada Gölü can suyunu Eğirdir Gölü'nden sağlar. Kovada ile Eğirdir Gölü arasında bir göbek bağı gibidir. Kanaldan gelen suyun kalitesi, gölün sağlığı ve geleceğini etkilemektedir" dedi.
Eğirdir'den Kovada'ya su taşıyan 24 kilometrelik kanalın Boğazova'daki tarım alanlarından geçtiğine işaret eden Dr. Kesici, "Bölgede son 60 yıldır çok yoğun ve kontrolsüz elma üretimi yapılmakta, soğuk hava deposu, işleme üniteleri ve yerleşim alanları yer almakta olup, bunların neredeyse tümü drenaj vb. yöntemlerle atıklarını kanala vermektedir. Ayrıca, Eğirdir Gölü havzasındaki 80'den fazla yerleşimin atıkları da göle ulaşmaktadır" diye konuştu.
DOĞA- ORMAN MÜZESİ GİBİ
Kovada Gölü çevresinin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğiyle bir doğa- orman müzesi gibi olduğunu anlatan Dr. Erol Kesici, "Göl ormana, orman göle milyonlarca yıl değer katmış ve bu nedenle korunması için milli park ve doğal sit alanı ilan edilmiştir. Orman ekosisteminde Doğu Çınarı (Anıt Ağaç), Toros köknarı, kara- kızıl çam, katran- boylu, kokulu ardıç kermes meşesi, alıç, at kestanesi, kızılcık, defne, melengiç, mersin, sumak, delice, yabani zeytin, yaban gülü (şakayık), kekik, menekşe, orkide gibi çok sayıda ağaç, çalılık ve aromatik otsu bitkileri içerir" dedi.
ANADOLU PARSI YAŞIYORDU
Ekosistemde önceki yıllarda var olan alageyik, ayı, Anadolu parsı, sansar, sülün-, porsuk gibi hayvanların, aşırı avcılık ve ortam işgalleri nedeniyle yok olduğunu dile getiren Dr. Erol Kesici, yaban keçisi, yaban domuzu, tavşan, kirpi, kaplumbağa, sincap gibi hayvanların da milli park doğal yapısında azda olsa görüldüğünü kaydetti.
Dr. Kesici, göl içinde balıklandırma yapılmadan önce sazan, yağ balığı, eğrez, kavinne gibi doğal otçul balıklar varken, balıklandırma ile göle ulaşan tatlı su levreği ve İsrail sazanı gibi etçil- istilacı türlerin gölün otçul balıklarını da yok ettiğini anlatarak, "Bu durum gölde aşırı bitki çoğalmasına- doğal dengenin bozulmasına neden olmuştur" dedi.
SON NEFESİNİ VERMEYE YAKIN
Gölün önceki yıllardaki su hacminde yarıya yakın azalma olduğunu belirten Kesici, şunları söyledi:
"Kovada Gölü kirlilik ve ihmal yüzünden 'zehir saçan' bir göle, bataklığa dönüştü. Gölde kanalda balık avlamak yasak, yenilemez. Çünkü yenilen balıklardan zehirlenmeler belirlenmiştir. Gölde yüzmek yasak, yıllar öncesi suyundan çay demlediğimiz, içtiğimiz gölün suyu artık içilemez su haline gelmiştir. Eğirdir ve Kovada gölleri arasındaki suyun akış miktarını düzenleyen regülatör, Kovada Gölü'nün çürümesinin temel nedenidir. Göldeki su seviyesinin giderek azalması sanayiden kaynaklanan ağır metal ve tarımdan kaynaklanan azot, fosfat kirliliği sonucunda önce yüksek su bitkilerinin yoğunluğu artmış, daha sonrasında bataklık alana dönüşümün göstergesi olan mavi- yeşil alana dönüşüm ve sığlaşma gölün sonunu hazırlamıştır. Kovada adeta çöp kovası olmuştur."
Böyle giderse Kovada'nın da son nefesini vermeye yakın bir göl olduğuna dikkat çeken Kesici, "Acilen gerekli kurtarıcı önlemler alınmazsa önümüzdeki yıllarda Kovada Gölü kuraklıktan daha çok ötrofikasyon sonucu kuruyacaktır. Bu durumdaki doğal alanların öncelikle sağlığına kavuşturulması gerekir. Kirli olan doğal alanlar korunmaz, kurtarılır. Kovada'nın kurtulması için seferberlik şart. Bunun için bilimsel gerçekler göz ardı edilmemelidir" dedi.
NELER YAPILMASI GEREKİYOR?
Eğirdir ve Kovada'nın bağlı olduğu doğal kanaldan su alımına için verilmesi gerektiğini belirten Dr. Erol Kesici, kanal çevresindeki tarım alanlarında damla sulama sistemi önerdi ve kimyasal kullanılmaması gerektiğini söyledi. Kesici, "Ayrıca her iki göle ulaşan her türlü atık suların arıtılmadan kanallara ulaşması kesinlikle yasaklanmalıdır. Gölü ve göle su taşıyan kanalda acilen iyileştirme çalışması başlatılmalı. Öncelikle gölde, kanalda mekanik ve biyolojik temizlik yapılarak seviyenin 2-3 metre düşmesine neden olan dipteki çamur çıkarılmalı" dedi.
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)-