İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına mağdur öğrencinin ailesi ve avukatları ile sanık ve avukatları katıldı. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı temsilen Avukat Neslihan Kütük de duruşmada hazır bulundu.
Söz alan tutuksuz sanık S.A., olayın anaokulu müdürü ile kampüs müdürü arasında yaşanan ihtilaftan kaynaklandığını öne sürdü. S.A., okula zarar vermek için kendisinin kurban seçildiğini iddia etti.
Mağdur çocuğun annesi söz alarak, söz konusu okuldan ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nden 2017 yılı Ekim ayına ait kamera görüntülerinin akıbetinin ve bu görüntülerden sorumlu kişinin kim olduğunun araştırılmasını istediklerini söyledi.
Mahkeme, olayın geçtiği okula yazı yazarak, 2017 yılı Ekim ayına ait kamera görüntülerinin bulunup bulunmadığı, bu görüntülerin ne kadar süre saklanmakla yükümlü olunduğu, ne zamana kadar saklandığı, görüntülerden kimin sorumlu olduğu hususlarının sorulmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
"OLMAYAN GÖRÜNTÜLERİ ARAMA DERDİNE DÜŞTÜK"
Duruşma sonrası gazetecilere kısa bir açıklama yapan ailenin Avukatı Betül Altınsoy, mahkemenin okuldan istemeye karar verdiği görüntülerin okul tarafından 1 yıl süre ile saklan zorunluluğu bulunduğunu söyledi. Altınsoy, "Milli Eğitim'in yönergesine göre o tarihte bu görüntüler 1 yıl saklanmak zorunda. Yani bunun bir sorumlusu var. Şu anda kamera görüntülerine ilişkin soruşturma dosyamızda da bu görüntülerin Kasım ayı ile başladığına dair okulun yetkililerinin açıklaması var. Yani açık bir biçimde Ekim 2017'nin görüntülerinin olmadığını söylüyorlar. Dolayısıyla biz olmayan görüntüleri arama derdine düştük" dedi.
Sanığın bir gün bile tutuklu kalmadığını söyleyen Altınsoy, "Bir sonraki duruşmada artık karar olmasını ümit ediyoruz. Çünkü 3 seneye yaklaştı. Bir sürü dosya var. Olay kaos haline geldi. Ceza hukukunda şüpheden sanık yararlanır ilkesi vardır. Fakat burada şüphe oluşturacak artık hiç bir şey yok. Suç sabit. Tanık anlatımlarıyla da, çocuğun beyanlarıyla da zaten doğrulanıyor. Buna karşın halen karşı taraf bir tanık dinletme ve davayı uzatma derdinde. Çünkü bir kaos oluşturuluyor. Bu kaostan sanığın yararlanması gibi bir ilke bulmaya çalışıyorlar. Ancak ceza hukukunda böyle ilke yok. Bizim adalete güvenimiz tam" dedi.
KADEM AÇIKLAMA YAPTI
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) üyeleri duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Yazılı açıklamayı okuyan Avukat Müjgan Siyah Çevik, 5 yaşında bir kız çocuğunun 2017 tarihinde gittiği anaokulunda beden eğitimi öğretmenini cinsel istismarına uğradığını söyledi.
Çevik, "Hiçbir kelimenin içimizdeki üzüntüyü, dehşeti, öfkeyi karşılayamayacağı çocuğa istismar, toplumca sesimizin en yüksekten çıkması gereken vicdani mefhumdur. Küçücük kız çocuğunun zihninde, bedeninde onulmaz travmalara yol açan bu durum delil yetersizliği bahanesiyle kapatılamaz. Güvenlik kamerası kayıtları saklanamaz, mahkeme ile paylaşılmalıdır. Toplumun yasalarına, sosyal normlarına aykırı olan bu menfur durum hak ettiği en büyük cezayı almalıdır" ifadelerini kullandı.
Çevik, alınan beyanlar doğrultusunda suçun niteliği, işlenme şekli ve mağdurda oluşan zarar gözetilerek davanın artık bir sonuca bağlanmasını istedi.
Sanığın hiç tutuklanmadığını hatırlatan Çevik, sanığı biran önce tutuklanmasını istedi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, olay tarihinde 5 yaşında olan 7 yaşındaki S.A.A.'nın özel bir okulda okumaya başladıktan bir süre sonra ailesi tarafından fark edilen davranış değişiklikleri yaşadığı belirtiliyor.
S.A.A.'nın gece yalnız başına uyuyamaması, kekemelik göstermeye başladığı, ailesine yüzme öğretmeni S.A.'nın kendisine yönelik cinsel istismar olayını anlattığı, ailenin şikayeti üzerine öğretmen hakkında soruşturma başlatıldığı anlatılan iddianamede, Çocuk İzleme Merkezi (ÇİM) tarafından hazırlanan raporda, çocuğun yaşadığı olaydan ötürü psikolojik olarak etkilendiği belirtiliyor.
İddianamede, şüphelinin, "12 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı" ve "12 yaşından küçük çocuğun hürriyetinden yoksun bırakılması" suçlarından 9.5 yıldan 17.5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor.
Yüksel KOÇ / İstanbul (DHA)