Gazeteci - yazar Adnan Gerger, Umut Operasyonu sürecini, “Uğur Mumcu’yu Kim Öldürdü?” adıyla kitaplaştırdı. Uzun süredir sürdürdüğü çalışmayı bitiren Gerger, İmge Kitabevi’nden bugün yayınlacak olan Umut Operasyonu sürecinde neler yaşandığını, operasyonun nasıl yapıldığını ve operasyon dosyasında yer alan belge ve bilgileri açıklıyor. Adnan Gerger, “Bu kitap bir yargıyı ileri sürmüyor. Umut Operasyonu sürecinde yaşananları gözler önüne serdim” dedi.
24 Ocak 1993’te aracına konulan bomba sonucu katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu’nun tetikçilerinin bir kısmı yakalandı. Operasyon kapsamında Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Selçuk Şanlı, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç ve Mehmet Şahin gibi isimler yakalanıp yargılamaları yapılsa da olayın arkasında kimlerin yer aldığı aydınlatılamadı. Davanın kilit isimlerinden “Cihan” kod adlı Oğuz Demir ise olayın üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen halen yakalanamadı. Adnan Gerger, Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok’un öldürülmesinin de aralarında yer aldığı çok sayıda olayı kapsayan “Umut Operasyonu” ile ilgili davaya ilişkin ayrıntıları yazdı ve soruları yanıtladı:
HİZBULLAH OPERASYONU TETİKLEDİ: Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yaşam biçimini değiştirmeyi hedefleyen bu cinayetler, başta Uğur Mumcu olmak üzere Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı suikastlarıydı. Aynı zincirin halkası olarak yabancı uyruklu kişilere de yönelik bombalı ya da silahlı eylemler yapıldı. Bu eylemlerin de failleri bir türlü yakalanamıyordu. 2000 yılındaki Hizbullah baskınları yeni bir dönemi başlatıyor. Umut Operasyonunu tetikleyen hiç şüphe yok ki, Hizbullah’a yönelik operasyon oldu. 5 Mayıs 2000’de düğmeye basıldı.
SANIKLAR İRAN’LA BAĞLANTILI: Hizbullah Operasyonunda gözaltına alınan “Dede” kod isimli Yusuf Karakuş, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun eylemine katıldığını itiraf edince 7 Mayıs 2000 günü Ankara’ya getirilerek sorgulamalarına başlandı. Umut Operasyonu sırasında ve sonraki adli süreçte, tüm kararlarda sanıkların İran’da gizli servis “Savama” tarafından eğitildikleri ve İran rejimini getirmek için mücadele ettikleri iddiası yer aldı. Ama o dönem, kamuoyuna bu verilerin resmi makamlarca ifade edilmesinin perde arkası yansımadı. Devletin resmi makamların elinde sanıkların İran’la bağlantılarını kanıtlayan veriler vardı. Operasyon sırasında elde edilen verilerde sanıkların İran’la bağlantıları su götürmez şekilde gözler önüne seriliyordu. Örnek vermek gerekirse yapılan teknik çalışmalarda “Cihan” kod adlı davanın kilit isimlerinden olan ve 18 yıldır yakalanamayan Oğuz Demir’e ait “0 535 73344...” cep telefonundan “009891123081Ö” nolu İran Askeri İstihbaratı Kudüs Ordusu merkezine ait İran telefonlarına ulaşılıyor. Bu numaraların teknik takiplerine başlanılıyor ve sanıkların kaçmaya çalıştıkları belirleniyor.
LALE SÖZCÜĞÜ KİLİT OLDU: Polis, ankesörlü telefonlardan yapılan şifreleri konuşmalardan örgüt üyelerinin Sincan’da buluşma yapacağını, konuşmalarda geçen ‘lale’ sözcüğünden tahmin ediyor. Çünkü o gün Sincan’da Lale Festivali varmış.
MAYIS 2000’DE YAKALANIYORDU: Katil Oğuz Demir’i kullandığı cep telefonundan 14 Mayıs 2000 tarihinde davanın kilit isimlerinden Necdet Yüksel aramış ve Sincan PTT Binası önünde buluşmak istiyor. Buluşma yerinde Oğuz Demir’in kullandığı hareket halindeki “34 YM 4140” plakalı Broadway marka oto hızla yaklaştı. PTT’nin önünde duran ve sırtında bir çanta olan bir adam aniden fırladı ve hareket halinde olan arabaya binmek istedi.
ÜÇ POLİS YARALANDI: Polislerden biri arabaya binmek isteyen Yüksel’in beline sarıldı ama ne olduğunu anlayamadan kendisini bir metre uzakta yerde buldu. Diğer istihbaratçı polislerin bazıları adamın sıkıca sarılarak arabaya binmesini engellerken diğer sivil polisler de arabanın önüne atlayıp arabayı durdurmaya çalıştılar. Ancak araba hiç durmadı. Üç sivil polisi yaraladı, tren hattının karşısına son anda geçti. Tam o sırada bir tren de geliyormuş. Araba belki on saniye daha geç kalsaydı, tren arabayı önüne katacaktı, ancak tren arabanın gözden kaybolmasına neden oldu.
ARACI TERK ETTİ: Oğuz Demir’in kullandığı araç terk edilmiş halde çok kısa süre içerisinde bulundu. Polis, son buluşma yerini saniyeyle tespit etmemiş olsaydı, belki de Umut operasyonundan böyle sonuç alınmayacaktı. Yakalanan Yüksel’in üzerinden çıkan krokilerle Sincan’da saklanmış silah ve bombalara ulaşıldı ve operasyon yeni bir boyut kazandı.
SIRRA KADEM BASTI: Kudüs Ordusu örgütü liderlerinden Oğuz Demir’in önce İran’a kaçtığı sonra da Hollanda’da olduğu, bir Türk kamyoncunun telefon kaydıyla yeri tespit edildiği ve sonradan izini kaybettirdiği de biliniyor. Örgütün beyinlerinden biri olarak aranan Oğuz Demir, Mumcu, Kışlalı ve Aksoy olmak üzere birçok kişiye yönelik olarak gerçekleştirilen ve uzun bir süre faili meçhul olarak kalan öldürme eylemlerine bizzat iştirak eden bir isim. Demir, o tarihten sonra sırra kadem bastı. Demir, bomba yapımında uzmandı. Çünkü yüksek kimya eğitimi almıştı, mühendisti.
KUDÜS ORDUSU POLİS KAYITLARINDA: Yüksel yakalanınca operasyonda gözaltına alınan zanlılardan Hasan Kılıç, daha önce sorgusunda söylemediği şeyleri söylemeye başladı ve pişmanlığını ağlayarak gösterdi. Kılıç, İran bağlantılı olarak Tevhid-Selam Grubu içerisinden ayrılarak “Kudüs Ordusu” ismiyle yeni yapılanmaya gidildiğini söyledi. Kudüs Ordusu, böylelikle ilk kez polis kayıtlarına girdi.
Kıvanç EL / VATAN