Büyüklerimiz ne demiş; “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır”. Evet aynen böyle oldu. Ankara ve İstanbul’da kar yağışı başladı, eskilerin değişiyle, cemreler düştü ama bu arada hava sıcaklıkları da düştü, yağmur fırtına ve arkasından çıkan güneş, sonrası ayaz, hepimizin vücut dengeleri alt üst vaziyette.
Sokağa çıkarken dört mevsimi yaşayacağımızı düşünerek evden çıkmak gerekiyor. Tam artık bot çizme giyilmez deyip kaldırmaya hazırlanırken, sağanak yağmur başladı. Gece gök gürül gürül gürledi, gök çakmak çakmak çaktı, deniz kabardıkça kabardı ve tabi ki bir gün önce denize girilen sahil kış moduna girdi.
Markete gitmek için evden çıkışım, mont, bot, şemsiye… Dönüşüm ise kan ter içinde ben… Elimde torbalar tepemde güneş şemsiyeyi atasım montu yırtasım geldi. Dengesiz hava olmayan dengelerimizi daha da altüst etti haydi hayırlısı…
Çok şükür aşımı oldum. Ama virüs yine aldı başını gidiyor her yer kırmızıya döndü. Nasıl anlayacak bu millet korunmanın çok önemli olduğunu? Kimse umursamıyor, maske, mesafe yok. Normalleşme tekrar kısıtlamaları getirecek gibi, Ekonomik açıdan herkes perişan, turizm mevsimi oteller açıldı, açılmayanlarda hazırlık içinde beklenti yüksek. Rabbim herkesin rızkını açsın. İyi de turiste yasak yok maske mecburiyeti yok bu virüs onları pas mı geçiyor bunu anlayabilmiş değilim. Hani tamam para kazanılacak diye bu riski almak ne kadar doğru bilemedim? Beklediğimiz güzel günler inşallah tekrar kara günlere dönmez… Yoğun bakım yüzde 60’ı bulmuş korkutucu. Hafta sonu kısıtlamalar gelsin deniyor iyide pazar günü kısıtlama olduğu halde herkes sokakta! Zaten turiste yasak yok eee kim oturacak evde! Cumartesi günleri sokaklar, kafeler, restoranlar dolu dolu, ev partileri son sürat devam, böyle olunca virüste bol bol bulaş vaziyette dolaşıyor. Allah sonumuzu hayır etsin… 65 ve üstü evlere hapsolacağına gençlere bir dur demek lazım vehameti anlamayan onlar…
Yıllardır Andımızla olan sorunlar bir türlü bitmedi. Biz okul yıllarımızda, “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” diyerek güne başlardık ve bu yaşıma geldim bunları söylemenin gururunu hiç kaybetmedim. Türk olmakla doğru ve çalışkan olmakla da öğündüm. Türkü’m demek suç mu? O zaman ben suçluyum haydi benim suç ortaklarım birlikte suçlanalım “Ne mutlu Türküm diyene ve dedirtene”… Türk olmayı çalışkan ve doğru olmayı kabullenmeyenlerin aramızda ne işi var diye sormak istiyorum varsa cevabı olan bekliyorum.
Kadına şiddet durmuyor günde 65, 70 kadınımız hayatını kaybediyor şiddet her canlıya uygulanıyor ve bir gecede “İstanbul Sözleşmesi” fes ediliyor yine sessizlik!…
Yine şok bir haber!!! Nişan ve Madalyaların üzerindeki Atatürk kabartmaları Arap heyetinin isteği üzerine kaldırılacakmış!… Yok canım inanmıyorum böyle bir kararın alınacağına Arap heyetinin ne üstüne vazifeymiş bizim Atamızın nişan ve madalyalardaki kabartması… Yalan haber olduğuna inanmak istiyorum…
Bir vekil çıkıyor haşa dile getirmek bile yanlışken, Peygamber efendimizin diplomasının olup olmadığı hakkında konuşma yapıyor… Tövbe tövbe… sözün bittiği yerdeyiz…
Daha yazacak o kadar çok şey var ki yaz yaz bitmez de sonuç ???
Ah be Çakır’ım sen gideli 2 yıl oldu günler su gibi akıp geçsede ben seni çok ama çok özledim… Nurlarda ol… Mekanın cennet olsun …
“Nasıl göründüğünü değiştir ki, nasıl değiştiğini gör”
…Buddha…
Sayfa başına git
TÜRKİYE