Gün Haber
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kimyasal Terör
İsa Altun
YAZARLAR
6 Temmuz 2022 Çarşamba

Kimyasal Terör

Ülkemizin haritadaki yerini değiştirme şansımız yok. Deprem kuşağında olan bir ülkeyiz ve depremle yaşamayı öğrenmeliyiz dediğimiz gerçekliğimiz var ya, uyuşturucu trafiğinin de merkezinde olduğumuz gerçekliğini unutmamamız gerekiyor. Bu gerçeklikle örtüşen adımlar atmak zorundayız.                                                                                                                             

Yıllarca ahlaki, iradi ve inançsal bir sorun tanımlaması üzerinden utanılacak, saklanacak bir sorun olarak algılanması kamu idaresinin işine geldiği ama sorunun çığ gibi büyüdüğünün ıskalandığı vahim bir süreç yaşandı.

Çoluğuna çocuğuna sahip çıkamayan ailelerin yaşadığı sorun tanımlaması üzerinden bağımlı yakınlarının boynunu büken bir utanca dönüştü bu bağımlılık sorunu ama sınırlarına, gümrüklerine, sokaklarına sahip çıkamayan devletin de utancına dönüşemedi uzun yıllar boyunca.

Kağıt üstünde olması gereken her türlü ihtiyacı karşılayacak bütün düzenlemeler mevcut deyip uygulamada bir çok keyfiliğin yaşandığını görmezden gelmek aslında toplum olarak kendimizi kandırmaktır.

Bu meseleyi Kimyasal Terör ve Halk Sağlığı perspektifinden ele almadığınız müddetçe bağımlı bireylerin ve yakınlarının çıkmaz sokaklarda çıkış yolu aramalarını ve birilerinin müşterisi ya da müridi olmalarını devam ettirirsiniz.

Çematem'lerde madde bağımlılığı tedavisi görenlerin yaş ortalaması 13'lerde.

Islahevleri’nde yatanların tamamına yakını uyuşturucuyla irtibatlı suçlardan tutuklu.

Çok daha başka riskli durumlarla karşı karşıya olan kadın bağımlılara daha özenli ve öncelikli olanaklar sağlanması gerekirken çoğunlukla yer yok gerekçesiyle birçok farklı sorunlar yaşadıkları Psikiyatri Servislerine yönlendiriliyorlar.

Amatem'lerdeki başarı oranları oldukça düşük olmasına rağmen daha hala kapsamlı bir değerlendirmeler yapılarak hizmet kalitesinin ve başarı grafiğinin yükseltilmesine yönelik iyileştirme adımları atılmıyor. Rehabilitasyon Merkezleri oluşturulup bunlarla bağlantılı hale getirilmesi gerekirken başarı oranı yüksek yerlerin kadroları dağıtılıyor tuhaf bir şekilde.

Dernekler Kanununda düzenleme yapılarak bağımlılık faaliyetine ilişkin özel hizmet tanımlaması ve yeterlilik kıstaslarına yönelik adımlar atılmıyor.

Dünya Sağlık Örgütü bağımlılığı beyin hastalığı diye tanımlıyor ama biz hala kriminal kategoriye sokmaya devam ettiğimiz için bağımlı birey içicilikten tutuklanıp cezaevine gönderiliyor, zorunlu tedaviye değil.

Denetimli Serbestlik uygulaması da maalesef cezaevi boşaltma işlevinden öteye geçmeyen bir işlerlikte. Tedaviye yönlendirme ve takibine ilişkin işleyişi çalıştırılmıyor.

Tedaviye başlandıktan sonra da sürecin tamamlanması şartına yönelik düzenlemeler yapmak yerine, bağımlı birey bütün sorumluluğu üstlendiği imzayı attığında bir saati bile doldurmadan tedavisi hemen sonlandırılıyor. Yakınlarına yönelik darp ve şiddet uygulayanlar için de aynı süreç işletiliyor.

İl Uyuşturucuyla Mücadele Kurullarına bulundukları yerellerde sorunun öznesi olan kişi ve STK temsilcilerinden paydaşlar dahil edilmiyor. Sahadaki sorunlara ve taleplere ilişkin en sağlıklı veri akşını sağlayacak olan böylesine kritik öneme sahip olacak bir mekanizma işletilmiyor.

Yapılan çalışmalardaki uyumsuzluğu ve bağlantısızlığı ortadan kaldıracak, kalıcı bir hafıza oluşmasını sağlayacak, çalışmaların bütünlüklü ve birbirini tamamlayan süreçler bütününe dönüştürülmesini mümkün hale getirecek olan Bağımlılıklarla Mücadele Müsteşarlığı kurulmasına yönelik adımlar atılmıyor.

Bağımlı yakınlarının yaşadıkları sorunları ve taleplerini duyurma gayreti, adeta gözleri görmeyen birilerine gökyüzünü anlatmaya çalışmak gibi bir durumda ne yazık ki.

Öyle kuru hamasetle büyük devlet olunmaz. Denize düşen yurttaşını yılana muhtaç etmemekle, çıkmaz sokaklarda çıkış yolu arama çaresizliğine terk etmemekle, birilerine müşteri ya da mürit durumuna düşürmemekle büyük devlet  olunur.

Yangında insanlar sadece yanarak değil, dumandan zehirlenerek de ölürler. Bağımlı bireyleri ve yakınlarını yakan bu yangının dumanı gün gelir bu toplumu da zehirler. 

Bu sorundan kaynaklı herkesin payına düşen bir bedel ödetmemek için artık bu sorunun tarifini Kimyasal Terör olarak algılamak, oluşturulacak düzenlemeleri de, politikaları da Halk Sağlığı temelinde ele almak zorundayız.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
TÜRKİYE ANTALYA BURDUR ISPARTA SİYASET TURİZM YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ RESMİ REKLAMLAR KAMPÜS SPOR GÜN'ÜN ÜRÜNÜ SAĞLIK EKONOMİ DÜNYA
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Gün Haber