Elleriniz kırılsın…

Ülkem sana neler oluyor?… Şehit cenazesine taziye için giden Sn Kılıçdaroğlu’na yumrukla saldırılıyor… Orada bulunan bir kadın zincirden kurtulmuş gibi vahşice kocaman taşları alıp arabayı taşlıyor ve Kılıçdaroğlu’nun korumaya alındığı evi hedef göstererek yakın o “Aleviyi yakın o evi “ diye feryat ediyor… Aman Allahım bu ne savaş alanı… Neden bu ırkçılık, laz, kürt, alevi, sunni hepimiz kardeş değil miyiz bu ayrıştırma neden?…  Ve açıklama “ Gaz sıkışması”!… Soruyorum “Adaletin bu mu dünya”?…

Peki yumruğu atana ne oldu? Yakalandı, sorgulandı ve serbest üstüne sosyal medyada elini öpenlerle çekilen resimler… (yakında birde plaket alırsa hiç şaşmam)… Bu ne yüzsüzlük, bu ne cüret, bu ne utanmazlık, bu ne saygısızlık?… O çığırtkan kadındansa hiç haber yok… Bu adamı kim böyle yüreklendirmiş olabilir? Kimlere güvenerek böylesine arsızca gülümseyerek resim çektirebilme cesaretine sahip… Sosyal medyada yapılan yorumlar için insanlar sorguya alınırken ülkenin ana muhalefet liderine yumruk atan adamın iki elini de öpülüyor bu da manşet olarak yayınlanıyor…

Ah benim canım ülkem neler oluyor sana?.. Hakimler, savcılar ve avukatlar ya sizler? Nerede Hak Hukuk Adalet?…

Bu olayda Emniyet Genel Müdürü sayın Uzunkaya’yı ayakta alkışlıyorum… Görevli olmamasına rağmen olaya müdahale ederek kendini ve ekibini öne atması işte ülkesini seven canını ortaya koyan insan oğlu insan… Orada ki saldırı aslında Cumhuriyetimize yapılmıştır… Ve biz görevini yapmış bir emniyet müdürüne teşekkür etme lüzumunu hissediyoruz ne acı… Ne yazık ki insanlık her geçen gün değer kaybediyor…

Ya bu adamı korumak için utanmadan ortaya çıkan kadın avukat ordusuna ne demeli? Hepsinin başı kapalı, ( başı kapalı olması hiç önemli değil ama görüntü sanki bir dayanışma örneği) başları gibi vicdanları da kapalı… Yazık sizlere bu ülkede avukat olmak için sınavlara girenlerin hakkını sizler alıp, üstüne biraraya gelip bir saldırganı korumak için birlik olup karşımıza geçiyorsunuz… “Babamız bizi bu günler için yetiştirdi” diyen bu kendini hukuk insanı zanneden zavallılara soruyorum, babalarınız sizleri ülkenin büyüklerine yumruk atanları koruyun diye mi okuttu? Bu nasıl bir açıklama? Bu açıklamayı yapanların sorgulanması gerekmiyor mu? Ne demek bu? Yıllarca bu günlerin geleceğini mi beklediniz? Kahrolun emi? Bu olaylar ülkeyi karanlığa götürür lütfen birlikteliğimizin bozulmasına müsade etmeyelim ve “kızgın demir’i” bir an önce soğutmanın  bir yolunu bulup barış içinde adilane ve hukuk içinde yaşayalım…

Elim gitmiyor bu satırları yazmaya günaydın demeye… Çünkü bana gün aymıyor karanlık heryer…Küçükçekmece’de yaşanan olayı kabullenmek istemiyorum…

Ya, bebek daha beş yaşında… Nasıl bir dürtünüz var ki beş yaşında ki bir yavruya şehvet duyabiliyorsunuz be Allahsızlar… Kahrolun ne istediniz o yavrudan neden kopardınız o goncayı dalından… Nasıl bir yaratıksınız siz… Bu ülke size kapılarını açtı yedi içirdi hak etmediğiniz halde maaş bile verdi siz ne yaptınız yavrumuza kıydınız kahrolun, kör kuyularda boğulun, allahın tüm gazabı üzerinizde olsun inşallah… Baştan beri istemiyorum bu Suriyelileri sevemedim… Her yerden çıkıyorlar karşıma, onursuzlar gidin ülkeniz için savaşın… Bizim ülkemizde çayıra çimene yayılıp ekmeğimizi suyumuzu elektriğimizi bedava kullanacağınıza onurunuzla ülkenizde aç yaşayın… Çanakkale de 12 yaşındaki çocuklarımız ülkeleri için şehit oldu onlar genç değil miydi? Ah yazacak çok şey var ama sözün bittiği yer… Kelimeler yetersiz kalıyor bu acının yanında…

Şimdi yargı lütfen varlığını göster… O yobaz hocaların açıklamaları gibi abuk sabuk bahanelerle gelme karşımıza. Yok tahrik var, yok sesini çıkarmamış, yok dizi gözükmüş tahrik olmuş… Bırakın bunları ortada solan bir yavrumuzun hayatı var… O yavrunun sizin yavrunuz olduğunu düşünerek hareket edin elinizi vicdanınız varsa onun üzerine koyun ve öyle verin kararınızı… İdamsa İDAM, hadımsa HADIM ama cezaları verilsin… Yeter artık çekin artık o pis ellerinizi yavrularımızın üzerinden…

Kadınlarımız, çocuklarımız ve tanrının bize emaneti olan sessiz canlarımız hayvanlarımız… Yeter onlara yapılan bu işkenceler bitsin artık… Oğluma kızıyordum neden bana torun sevgisi yaşatmıyorsunuz diye… O da bana, “anne hangi ortama çocuk yapmamı bekliyorsun, çocuk sokağa çıkamayacaksa, parkta rahat oynayamayacaksa, kimseye güven ortamı duymadığımız bu dünyada neden var olsun ki? Benim yaşadığım çocukluğu, ben çocuğuma verebilecek miyim? Okulda aldığı eğitime güvenebilecek miyim? Sizlerin beni yolladığınız gibi özel okula yollayabilecek miyim? Ki bu maaşla kendimize zor yeterken… sosyalleştirebilecek miyim, karı koca biz çalışırken ona ne kadar vakit ayırabileceğiz “ dediğinde düşünüyordum. Şimdi ise istemeye istemeye hak veriyorum… Çok  acı değil mi?…

Yavrumuzun ailesine söylenecek söz bulamıyorum, acıları çok büyük, rabbim sabır versin… Diliyorum ki  sapıklar bir an önce hak ettikleri şekilde cezalandırılsın…

Bizler de susmayacak, sessiz salmayacak ve suça ortak olmamak için haykırmaya var gücümüzle devam edeceğiz… Çocuklar susar, sen susma, bir çocuğun çıkaramadığı o ses olmalıyım, olmalıyız…

Evlatlarımız devletimizin geleceğidir. Kim geleceğimizle oynarsa en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar! / Mustafa Kemal Atatürk